TÜRK TİCARET HUKUKU VE ŞİRKETLER HUKUKU

Türk Ekonomisi, her geçen yıl büyümeye ve gelişmeye devam etmekte ve bu konu ticari şirketlerin önemli bir yeri olduğu bilinmektedir.  Ülkemizin serbest piyasa ekonomisi ile ilgili hedefleri doğrultusunda firma ve şirketlerin ekonomimiz içerisindeki payı her geçen gün artmaktadır.

Şirketler ile ilgili olarak kuruluş aşamasından başlayarak sonrasındaki aşamalara kadar (usuller, örgütlenme şekilleri) takip ettikleri süreç, her ülkenin kendi yasal mevzuatı ile yürütülmektedir. Bu sürecin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen bir biçimde yürütülmesi gerekmektedir. Türkiye’de niteliğine göre ticari ve adi olmak üzere iki şirket grubu bulunmaktadır. 

6098 Sayılı Türk Borç Kanunu uyarınca adi ortaklık tanımı yapılmıştır ve ilgili madde uyarınca; Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.

Adi şirketlerin tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Kural olarak; Tüzel şirketlerin kendisini meydana getiren mal ve bireylerden bağımsız bir varlığının olduğu kabul edilmektedir. Adi şirketlerin tüzel kişiliği bulunmamasından dolayı, bu birleşimi oluşturan kişiler borçlarından dolayı birinci dereceden ve müteselsilen sorumlu olmaktadırlar.

Bir şirketin kuruluşunda ana sözleşmesinin hazırlanması ve sonrasındaki aşamalarda meydana gelebilecek muhtemel ihtilafların önüne geçilebilmesi için şirket ile ilgili mukavelelerin sağlam bir hukuki zemine dayandırılması ve ilgili süreçlerin hukuki yerindelik incelemesi yaptırılması gerekmektedir. Bunun içinse sağlam yöntem konusunda uzman avukatlardan yardım alınması önemli bir gerekliliktir. 

Nitekim Türk Hukukunda 2001 yılında başlayan çalışmalar neticesinde Türk Ticaret Kanununun’da ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketlere sözleşmeli bir avukat bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35. maddesinin, 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanunu’un 329. maddesi ile değiştirilen üçüncü fıkrasının “anonim şirketler” yönünden iptaline karar verilmesi talebi ile Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucu, Anayasa Mahkemesi, 30.06.2011 tarihli görüşmesinde belirtilen yasa hükmünün Anayasa’ya aykırı olmadığına bir diğer ifade ile anonim şirketlerde avukat bulundurma zorunluluğunun anayasaya aykırı olmadığına
karar vermiştir.

Faaliyet Alanlarımız

Bilgi Al